”Kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbiriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulan Orhan Pamuk’a…”
İşte bu cümle Orhan Pamuk’un 2006 Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasını resmen açıklayan ve Pamuk’u ilerleyen zamanlar için Türkiye’nin ve dünyanın en önemli yazarlarından biri yapan cümle oldu.
1952 yılında İstanbul’da doğan Ferit Orhan Pamuk, Nobel Ödülü’nü alan ilk Türk olarak tarihe geçti ve aynı sene TIME dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri seçildi. Pamuk, Babamın Bavulu adlı Nobel konuşması ile ödülünü ne denli hak ettiğinin altını bir kez daha çizmiş oldu.
Hayatı
Orhan Pamuk tıpkı Cevdet Bey ve Oğulları adlı romanında anlattığı gibi kalabalık bir ailede, şehrin batılı ve modern semti Nişantaşı’nda büyüdü. Eğitim hayatı boyunca parlak bir çocuk olan Pamuk, 20li yaşlarına kadar yoğun bir şekilde resim yaptı ve eğitimine ressam olacağını düşünerek devam etti.
Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra İTÜ’de mimarlık okudu ve ne mimar ne de ressam olmayacağını anlayınca İstanbul Üniversitesi’nde Gazetecelik okumaya başladı. Ancak bu işlerin hiçbirini yapmadı ve 74 senesinde yazar olmaya karar vererek kendini eve kapatıp yazmaya başladı.
Eserleri
(1982) Cevdet Bey ve Oğulları
İstanbul’da tıpkı Pamuk gibi Nişantaşı’nda yaşayan bir ailenin serüvenlerini anlatan roman, Cevdet Bey ve oğullarının günümüze uzanan üç kuşaklık hikayesini aktarıyor. O yılların Batılılaşan büyük varlıklı aileleri, yeni apartman hayatı, Beyoğlu’nun nostaljik sokakları romanla birlikte adeta yeniden hayat buluyor.
Orhan Pamuk 1983 yılında bu romanı ile Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazandı.
(1983) Sessiz Evi
Orhan Pamuk’un ikinci romanı olan Sessiz Ev, biri tarihçi, biri devrimci biri de zengin olmayı aklına koymuş 3 torunun babaannelerini ziyarete gittikleri evdeki bir haftalarını anlatır.
Bu romanın Fransızca çevirisi Orhan Pamuk’a Prix de la Découverte Européene ödülünü kazandırmıştır.
(1985) Beyaz Kale
Orhan Pamuk’un tarihsel bir romanı olan Beyaz Kale, 1990’dan sonra başta İngilizce olmak üzere birçok dilde yayınlanarak, Pamuk’a uluslararası bir ün kazandırmaya başladı. Yazar bu roman ile Independent Yabancı Roman Ödülü kazandı.
(1990) Kara Kitap
Kendisini terk eden karısının peşine düşen bir avukatı anlatan bu roman, Pamuk’un uluslarası çevrede daha da ünlenmesine yardımcı olmuş ve birçok dile çevrilmiştir. Ancak kitabın ardından yazılan eleştiri yazıları da en az kitap kadar dikkate alınmış ve dikkatleri daha çok üstüne çekmesini sağlamıştır. Kitap, 1995 yılında Prix France Culture ödülünü almaya hak kazanmıştır.
(1994) Yeni Hayat
Esrarengiz bir kitaptan etkilenen üniversiteli gençleri anlatan Yeni Hayat, Türk edebiyatının en çok okunan romanlarındandır.
(1998) Benim Adım Kırmızı
Modern edebiyat tarihimizin en çok okunan romanlarından olan Benim Adım Kırmızı, yazarın da hem Türkiye’de hem de dünyada en çok satan romanıdır. Pamuk’a en prestijli edebiyat ödüllerinden olan Uluslararası IMPAC Dublin Ödülü’nü, İtalya’da Premio Grinzane Cavour ödülünü ve Fransa’da da Prix du Meilleur Livre Etranger Ödülü’nü kazandırmıştır.
Frankfurter Allgemeine bu roman için şu sözü söylemiştir; “Türk romancısı Orhan Pamuk, Avrupa’ya roman nasıl yazılır gösteriyor.”
(2002) Kar
Orhan Pamuk’un ilk ve son siyasi romanım dediği Kar, eleştirmenler tarafından da yoğun ilgi görmüş ve mükemmel yorumlar almıştır.
“Kar zamanımızın okunması gereken temel kitaplarından…” Margaret Atwood
“O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci. Orhan Pamuk büyük bir romancı.” New York Times
(2008) Masumiyet Müzesi
Fırtınalı bir aşk hikayesinin anlatıldığı Masumiyet Müzesi, piyasaya çıktığı ilk günden itibaren yoğun ilgi görmüş ve çok satanlar listesindeki yerini almıştır. Yazar 4 yıl sonra İstanbul Çukurcuma’da romanla aynı adı taşıyan bir müze açmış ve ünlü sanat tarihçisi Simon Schama, Financial Times gazetesine yazdığı yazıda, “Dünyadaki en güçlü, en güzel, en insanî ve en etkileyici çağdaş sanat eseri” demiştir.
(2014) Kafamda Bir Tuhaflık
Yazarın üzerinde altı yıl çalıştığı bir roman olan Kafamda Bir Tuhaflık, bozacı Mevlüt ile 3 yıl aşk mektubu yazdığı sevgilisin İstanbul’daki hayat hikayesini anlatıyor. Oldukça sürükleyici ve etkileyici olan bu roman, Orhan Pamuk’un edebiyatımıza damga vuran eserlerinden biri.
(2016) Kırmızı Saçlı Kadın
80’li yılların İstanbuluna tanıklık edebileceğiniz, aşk, kıskançlık ve baba-oğul ilişkileri üzerinde duran bu roman, hem bir döneme ışık tutuyor hem de liseli bir gencin yaşadığı aşkın ardına düşüyor. Ardına düştükçe ortaya çıkan çarpıcı gerçekler ise, romanın asıl konusu.